|
|
|
|
-
-
Rahman: Esirgeyici, bütün mahlukatına rahmetiyle muamele eden (dünyada).
-
Rahim: Bağışlayıcı, sevdiklerine ve müminlere merhamet eden (ahirette).
-
Melik: Mülkün sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.
-
Kuddüs: Her türlü eksiklik ve ayıplardan münezzeh olan.
-
Selam: Her çeşit afet ve kaderlerden emin olan.
-
Mümin: Kullarına emniyet veren. Kendinin ve peygamberlerinin doğruluğunu ortaya koyan, kullarına yaptığı vaadinde sadık.
-
Müheymin: Saltanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi gözetip koruyan.
-
Aziz: İzzet sahibi, mağlup edilmesi imkansız olan, her şeye galip olan.
-
Cebbar: Azamet ve kudret sahibi, istediğini mutlak yapan,dilediğine muktedir olan.
-
Mütekebbir: Ululuk sahibi, her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren.
-
Halık: Her şeyin varlığını ve geçireceği halleri takdir eden, yaratan, yoktan var eden büyüklükte eşi olmayan.
-
Bari: Her şeyin aza ve cihazını birbirine uygun yaratan.
-
Musavvir: Tasvir eden, her şeye bir şekil ve hususiyet veren.
-
Gaffar: Kullarının günahını örten, mağfireti çok, günahları bağışlayıcı.
-
Kahhar: Her şeye, her istediğini yapacak surette, galip ve hakim.
-
Vehhab: Çok fazla ihsan eden, çeşit çeşit nimetleri daima bağışlayan.
-
Rezzak: Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.
-
Fettah: Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran.
-
Alim: Her şeyi en ince noktasına kadar bilen, ilmi ebedi ve ezeli olan.
-
Kabız: Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan.
-
Basit: Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten.
-
Hafıd: Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan, dereceleri düşüren.
-
Rafi: Yukarı kaldıran, yükselten, dereceleri yükselten.
-
Muiz: İzzet veren, aziz kılan.
-
Müzil: Zillete düşüren, hor ve hakir eden.
-
Semi: Her şeyi işiten, kullarının niyazını kabul eden.
-
-
Hakem: Hikmet sahibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözeten, hükmeden.
-
Adl: Son derece adaletli olan.
-
Latif: En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, lütuf ve ihsan sahibi olan.
-
Habir: Her şeyi iç yüzünden,gizli tarafından haberdar olan.
-
Halim: Yumuşak davranan, hilmi çok olan.
-
Azim: Pek azametli olan, yüce.
-
Gafur: Çok bağışlayan, mağfireti çok.
-
Şekur: Kendini rızası için yapılan amelleri daha ziyadesi ile karşılayan.
-
-
-
Hafız: Yapılan işleri bütün tafsilatıyla hıfzeden, her şeyi afet ve beladan koruyan.
-
Mukit: Bilen, tayin eden. Her yaratılmışın rızkını veren.
-
Hasib: Herkesin hayatı boyunca yaptıklarının bütün teferruatıyla hesabını iyi bilen. Mahlukatına kafi olan.
-
Celil: Azamet sahibi olan, ululuk sahibi olan.
-
Kerim: Çok ikram edici, kerimi olan.
-
Rakib: Bütün varlıklar ve bütün işler murakabesi altında bulunan.
-
Mucib: Kendine yalvaranların isteklerini veren,duaları kabul eden.
-
-
Hakim: Emirleri, kelamı ve bütün işleri hikmetli, hikmet sahibi olan.
-
Vedud: İyi kullarını seven, rızasına indiren ve sevilmeye layık olan.
-
Mecid: Şanı, şerefi çok üstün olan.
-
Bais: Ölüleri dirilten, kabirlerden çıkaran.
-
Şehid: Her zaman ve her yerde hazır ve nazır olan.
-
Hakk: Vacib'ul vücut olan, varlığı hiç değişmeden duran.
-
Vekil: Tevekkül sahiplerinin işini düzeltip onlardan daha iyi temin eden.
-
-
-
Veli: Seçkin kullarının dostu.
-
Hamid: Ancak kendine hamd edilen, bütün varlığın diliyle övülen.
-
Muhsin: Namütenahi de olsa, bir bir her şeyin sayısını bilen.
-
Mübdi: Mahlukatı maddesiz ve örneksiz olarak baştan yaratan.
-
Muid: Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan.
-
Muhyi: İhya eden, dirilten, can bağışlayan, sağlık veren.
-
Mumit: Canlı, bir mahlukatın ölümünü yaratan,öldüren.
-
Hayy: Diri, tam ve mükemmel manasıyla hayat sahibi.
-
Kayyum: Yarattıklarının işini çeviren her işleneni bilen, evveli olmayan.
-
Vacid: İstediğini, istediği vakit bulan.
-
Vahid: Tek. Zatında, sıfatlarında, isimlerinde, efailinde ortağı ve benzeri olmayan.
-
Samed: Her şey O'na muhtaç, fakat O hiç bir şeye muhtaç değil.
-
Kadir: İstediğini, istediği gibi yaratmaya muktedir olan.
-
Muktedir: Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde dilediği gibi tasarruf eden.
-
Mukaddim: İstediğini öne getiren, öne alan.
-
Muahhir: İstediğini geri koyan, arkaya bırakan.
-
Evvel: Her şeyden önce var olan.
-
Ahir: Her şey helak olduktan sonra geri kalan.
-
Zahir: Varlığı sayısız delillerle açık olan.
-
Batın: Akılların idrak edemeyeceği yüce azabı gizli olan.
-
Vali: Bu muazzam kainatı ve bütün hadisatı tek başına idare eden.
-
Muteali: Aklın mümkün gördüğü her şeyden, her halden pek yüce olan.
-
Berr: Kullarına iyilik ve ihsanı, nimetleri bol olan.
-
Tevvab: Tevbeleri kabul edip günahları bağışlayan.
-
Müntakim: Günahkarlara, adaletiyle, müstahak oldukları cezayı veren.
-
Afüv: Affeden, magfiret eden.
-
Rauf: Merhamet edici, pek şefkatli.
-
-
-
Muksit: Hükmünde ve efalinde adaletli olan.
-
Cami: İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan.
-
Gani: Çok zengin, hiç bir şeye muhtaç olmayan.
-
Muğni: Dilediğine zenginlik veren müstağni kılan.
-
Macid: Kadri ve şanı büyük, kerem ve müsamahası bol.
-
Mani: Bazı şeylerin meydana gelmesine müsaade etmeyen, engelleyen.
-
Nur: Alemleri nurlandıran, dilediğini nur eden, nur olan.
-
Hadi: Hidayete kavuşturan, kulunu hayırla muvaffak kılan.
-
Bedi: Örneksiz, misalsiz, acayip ve hayret verici alemler yaratan.
-
Baki: Varlığının sonu bulunmayan, ebedi olan.
-
Varis: Varlığı devam eden, servetlerin hakiki sahibi.
-
Reşid: Bütün alemleri dosdoğru bir nizam ve hikmetle akıbetine ulaştıran.
-
Sabur: Çok sabırlı olan, isyankarlardan acele intikam almayan.
-
Dar: Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan, hüsrana uğratan.
-
Nafi: Hayır ve menfaat verecek şeyleri yaratan, faydalandıran
|
|
|
|
 |
|